27 yaşında bir kadın öğretmenim. Uzun bir
süre önce bir öğrencimin bana karşı bir şeyler
hissettiğini fark ettim. Yada kendi kafamdan böyle bir
senaryo yarattım. Ben bazen yaparım bunu ... Çünkü aşka
aşığım...Ben de ona karşı bir şeyler hissetmeye
başladım. Bu duygu büyüdü büyüdü, sonuçta ben de
bunalımlar, bocalamalar başladı. Kendimden utanıyordum,
bir başkası anlasa ne yapardım?
İnsanların şekillendirdiği ve bizim
hiçbir söz hakkımızın olmadığı değer yargıları olmasa bu
yaşadığım normal sayılır. Duygular yargılanmamalı ve
özgürce yaşanmalı.Sonuçta
benden 10 yaş küçük, tam olgunluğa erişmemiş ama çocukta
sayılmayan öğrencime bağlandım. Sanki o dünyamdaki diğer
yarımdı. Ölünceye kadar aynı duygularla sevebileceğim
tek kişi. Ben onu yalnız bu dünyada değil, öldükten
sonra da sevmek isteyen, onun yanından bir saniye bile
ayrılmak istemeyen, onu canımdan bir parça gibi gören
bir deliyim. Onu dünyanın en güzel yaratığı, en harika
varlığı olan bir çılgınım. Onunla bir gelecek imkansız,
bunu biliyorum... ama isterdim ki hiç olmazsa ona olan
duygularımı kendime rahatça söyleyebileyim...
O, bu sene mezun olacak. Benim onu
görebilme şansım büyük ihtimalle hiç yok. O nasıl, ne
yapıyor, iyimi, hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. Böyle bir
olay var mıdır sizce? Konuşamadığım, soramadığım, haber
alamadığım, bakamadığım, göremediğim, kendi içimde bile
yaşayamadığım aşk, sevgi, ya da her neyse...
Böyle bir acı var mı? İsterdim ki
evlendiğini, mutlu, sağlıklı olduğunu göreyim... onun
hayatının her döneminden haberdar olayım, yeter ki o
varken ölmüş farz ederek yaşamayayım. Beni
anlamıyorsunuz değil mi? Tanrıdan şunu diliyorum; tekrar
başka bir hayatta olabilme imkanım olursa, beni onunla
aynı şartlarda, aynı yerde, hiç ayrılmamak üzere
buluştursun... lütfen beni ve duygularımı anlamaya
çalışın.